ERNST & YOUNG ÇATISI ALTINDA YER ALAN VE 120 ÜLKEDE 9.000’DEN FAZLA DANIŞMANI BÜNYESİNDE BARINDIRAN EY-PARTHENON (EYP), KÜRESEL VE TÜRKİYE ATIK YÖNETİMİ VE GERİ DÖNÜŞÜM PAZARI GELİŞMELERİNİ DEĞERLENDİREN BİR ANALİZ YAYIMLADI. DÖNGÜSEL EKONOMİYLE BİRLİKTE ARTAN KÜRESEL GERİ DÖNÜŞÜM EĞİLİMİNE PARALEL OLARAK, TÜRKİYE’NİN GERİ DÖNÜŞÜM HEDEFLERİNE ULAŞMASINDA ORTAYA ÇIKAN STRATEJİK FIRSATLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİNE YER VERİLEN ÇALIŞMADA, KÜRESEL GERİ DÖNÜŞÜM PAZARININ 2035 YILINA KADAR HIZLA BÜYÜYECEĞİ BİLDİRİLİYOR.
E Y-Parthenon Türkiye ekibi tarafından hazırlanan çalışma; “Türkiye geri dönüşüm sektörü hangi sektörlerde hızlı büyüme ve yatırım çekme potansiyeline sahip?”, “Regülasyonlara uyum sağlayarak Türkiye’de ve uluslararası pazarlarda rekabet avantajı nasıl elde edilebilir?”, “Başarılı bir pazara giriş stratejisi için hangi stratejik opsiyonlar değerlendirilebilir?” ve “Hangi ayrıştırıcı yetkinliklere yatırım yapılmalıdır?” gibi önemli sorular ele alınıyor; Türkiye’nin geri dönüşüm hedeflerine ulaşmasında finansal teşvikler, dijital izleme ve ayrıştırma sistemlerinin yaygınlaşması gibi faktörlerin önemi vurgulanıyor. Bu soruların yanıtları, Türkiye’nin küresel pazarlarda rekabet avantajı sağlaması ve geri dönüşüm oranlarını artırması için önemli fırsatlar ortaya koyuyor.
YENİ DÜZENLEMELER YENİ PAZARLAR OLUŞTURUYOR
AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve Atık Çerçeve Direktifi gibi düzenlemelerle küresel geri dönüşüm pazarı büyümeye devam ediyor. 2035 yılına kadar AB’nin belediye atıklarının yüzde 65’inin geri dönüştürülmesi hedeflenirken, dünya genelinde atık yönetimi politikaları da giderek sıkılaşıyor. Küresel düzenlemeler ve artan atık miktarları, geri dönüşüm sektöründe yeni pazar fırsatları yaratırken, altyapı eksikliği ve tüketici farkındalığının yetersizliği dönüşüm sürecinde yaşanan temel zorluklar olmaya devam ediyor. Küresel belediye atık miktarının 2020’de 2,1 milyar tondan yüzde 1,9 yıllık bileşik büyüme oranı (YBBO) ile 2050’de 3,8 milyar tona ulaşması beklenirken, Türkiye’nin belediye atık miktarının ise Sıfır Atık Projesi gibi uygulamalarla, 2020-2022 yılları arasında yüzde 3,2 YBBO ile 32,4 milyon tona gerilemiş durumda. Ancak 2022 yılında, AB ortalamasının yüzde 49 olduğu geri dönüştürülen atık miktarı Türkiye’de yüzde 30 seviyesinde kalmış.
TÜRKİYE’DE TOPLAM YEREL ATIK MİKTARI ARTIYOR
Analiz verileri, Türkiye’nin toplam yerel atık miktarının 20202022 yılları arasında yüzde 2,1 YBBO ile artarak 109,2 milyon tona ulaştığını gösteriyor. En büyük atık kaynakları arasında imalat sanayileri (özellikle metal, kimya ve plastik), termik santraller ve hane halkı yer alıyor. Tekstil ve çelik gibi önemli dönüşüm sektörlerinde teknolojik yatırımlar ve talep artarken, rekabetinde de giderek hızlanacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, Türkiye’de atık işleme tesisi sayısı hızla artarak 3.136’ya yükselirken, sektörde yeni oyuncuların devreye girdiği de görülüyor. Bu gelişmeler, geri dönüşüm ekosisteminin hızla genişlediğini ancak geri dönüşüm hedeflerine ulaşmak için daha fazla yatırımın gerektiğini ortaya çıkarıyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de Sıfır Atık Projesi ile toplam geri dönüşüm oranı 2023’te yüzde 34,92’ye çıkarken, 2035 yılına kadar bu oranın yüzde 60’a ulaşması hedefleniyor. 2025’te hayata geçmesi planlanan Depozito Yönetim Sistemi (DYS) ile ambalajlı içecekler için belirli bir depozito bedeli uygulanarak ambalajların geri iade edilmesinin teşvik edilmesi, bu sayede de geri dönüşüm oranlarının artırılması ve atık yönetim süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi hedefleniyor. DYS’nin devreye girmesiyle yılda yaklaşık 25 milyar ambalajın geri kazanılması ve ekonomiye 520 milyon avro katkı sağlanması planlanıyor.
TÜRKİYE’NİN GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜNDEKİ GELECEK BEKLENTİLERİ
EY-Parthenon’un hazırladığı çalışma, Türkiye’nin geri dönüşüm sektöründeki büyüme potansiyelinin altı stratejik faktörle şekilleneceğine dikkat çekiyor. Bu faktörlerin, geri dönüşüm hedeflerine ulaşmada kilit bir rol oynayacağı tahmin ediliyor. Buna göre, AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ile Atık Çerçeve Direktifi ve Sıfır Atık Projesi kapsamında; çelik, tekstil ve plastik gibi yüksek geri dönüşüm potansiyeline sahip sektörlerde yeni geri dönüşüm tesislerinin kurulması, sektörde birleşme ve satın alma aktivitelerinin artması bekleniyor. Yine, sanayileşme ve kentleşmenin hızlanmasıyla toplam atık miktarının artacağı öngörülürken, geri dönüşüm hedeflerinin gerçekleşmesi için atık işleme ve geri dönüşüm tesislerinde kapasite artırımının kritik hale gelmesi bekleniyor. Diğer yandan, geri dönüşüm sektörüne özel sanayi bölgelerinin kurulması, büyükşehirlerde atık yönetiminin iyileştirilmesi ve mevcut tesislerde yenilenebilir enerji kullanımının teşvik edilmesiyle sektördeki büyümenin destekleneceği tahmin ediliyor. Tüm bunların yanında, dijital izleme sistemleri ve ayrıştırma teknolojilerinin yaygınlaşması ise geri dönüşüm süreçlerinde verimliliği artırıyor. Türkiye’nin Ar-Ge yatırımları ve genç nüfus avantajı ile geri dönüşümün hızlanarak küresel rekabetçiliğini artırması beklenirken, geri dönüşüm sektörünün sürdürülebilir büyümesini desteklemek ve artan enerji maliyetlerini dengelemek amacıyla vergi muafiyetleri, teşvikler ve finansal destek mekanizmalarının genişletilmesi mümkün olabilir. EY-Parthenon Türkiye Strateji Hizmetleri Lideri Kağan Karamanoğlu raporla ilgili olarak şunları “Geri dönüşüm sektörü artık sadece çevresel bir sorumluluk değil, aynı zamanda ekonomik büyümenin de önemli bir unsurudur. Küresel düzenlemeler ve geri dönüşüm hedeflerinin, döngüsel ekonomi iş modellerini bir zorunluluktan stratejik bir fırsata dönüştürdüğü de bir gerçek. Türkiye’de de sanayi ve atık yönetimi sektörünün dijitalleşme, finansal teşvikler ve yenilenebilir enerji entegrasyonuyla rekabet avantajı elde edebileceğini düşünüyoruz. Bu noktada geri dönüşüm hedeflerine ulaşmak için yatırımlar ve sektörel regülasyonlara uyumun hızlandırılması kritik önem taşıyor.” derken, EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı ise şu yorumlarda bulunuyor: “Türkiye’nin geri dönüşüm sektörü, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda büyük bir büyüme potansiyeline sahip. Döngüsel ekonomi iş modellerinin yaygınlaşması, teknolojik yenilikler ve altyapı yatırımları, sektörü hızla dönüştürebilir. Büyük şehirlerde atık yönetiminin iyileştirilmesi, dijitalleşme ve özel sektör yatırımları, geri dönüşüm oranlarını artırarak Türkiye’nin küresel pazarlarda rekabet etme gücünü daha da kuvvetlendirecek. Türkiye’nin 2035 hedeflerine ulaşması için de kamu ve özel sektör iş birliği, yenilikçi iş modelleri ve stratejik yatırımlar kritik bir öneme sahip.” Raporun tamamına, burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.